12 Ocak 2015 Pazartesi

GÜNLERİN KÖPÜĞÜ-BORİS VİAN



Okuduğunuz en ilginç kitabı düşünün. Bütün şaşırmalarınızı,kahkahalarınızı,ağlamalarınızı onla çarpın. İşte karşınızda Günlerin Köpüğü !

Fransız yazar Boris Vian'ın hayal gücüne yolculuğa çıkıyorsunuz. Eğer dar kafalı biriyseniz kesinlikle bu kitaptan hiçbir zevk almazsınız. Geleneksel yapıdan ayrılıp yeni tarz bir kitaba hazırım diyorsanız , okuyun. Yoksa kitaba yazık etmeyin. Çünkü bu kitap yüzyılın yazılan en iyi 10. kitabı seçilmiş. Bu kitabı okuduğum 3 gün boyunca 3 gece 3 garip rüya gördüm. Kitapla ayrılmanız mümkün olmuyor çünkü. O dünyaya sizi bir daha aldı mı bitene kadar oradan çıkmanız zor.
   Nasıl anlatabilirim size o dünyayı. İçine girilen tarçınlı şeker kokulu pembe bulutlar iniyor gök yüzünden, çiçekle iyileştirilen hastalıklar ortaya çıkıyor, gittikçe daralıyor evler ,odalar, bir fare yerleri silerken ellerini kanatıyor. 
Hayal gücünüzü hafife alın ve bu kitaba başlayın. Çünkü olabilecek en geniş düş dünyasının içinde bulacaksınız kendinizi. 


Kitap Açıklaması 

-Hayat böyle, dedi Chick.
-Hayır, dedi Colin.


      Yaşamda önemli olan, her şey için bir yargıya varabilmektir. Sonunda kitleler haksız bireyler haklı çıkar. Yaşam kurallarının sayısını azaltmak gerekir, yaşamı sürdürmek için onları izlememize gerek yoktur. Aslolan iki şey vardır: güzel kızlarla aşk, ve New Orleansın ya da Duke Ellingtonun müziği, ikisi de aynı şey. Geri kalan yok olmalı, çünkü geri kalan çirkindir, ileride gelecek olan sayfalara tüm gücünü tamamen gerçek bir öyküden almıştır, çünkü başından sonuna kadar ben hayal ettim. Öykünün düz anlamıyla maddesel olarak ortaya çıkışı, temelde dolambaçlı ve ısıtılmış bir atmosferde bozulmalar ortaya koyarak gerçeğin, düzensiz kıvrılmış bir yüzey üstünde yansıtılmasıyla elde edilmiştir. Görüyorsunuz itiraf edilebilir bir yöntem, eğer bit yöntem varsa.


Karton Cilt , 3. Basım (Çeviri Elif Ertan 2011) , 240 sayfa
2005 tarihinde , E Yayınları tarafından yayınlandı



Filmi de varmış bu tatlış kitabın. Önce kitap diyorum ben çünkü kitabı okuyup ta "bu kitap nasıl filme aktarılmış olabilir acaba ?" diye düşünmek en büyük zevkim şu sıralar. Geciktirdikçe geciktiriyorum izlemeyi. Kitaptan bir iki sahne anımsayıp " vay be filmde nasıl göstermişler" demekten sadistçe bir zevk alıyorum. Eziyet ediyorum ama tatlı bir eziyet :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder